Cumhurbaşkanımız seçim tarihini 14 Mayıs olarak dile getirince ortalık iyice hareketlendi ve canlandı. Siyasi pazarda olanlar adımlarını hızlandırırken pazara çıkma niyeti olanlar da birer birer kulvara girmeye başladı.
Şimdi ortalık aday adaylarından geçilmiyor adeta. Şanlıurfa’ya hizmet edebilmenin en etkili yollarından birisi de siyasettir elbette. Niyetiniz bu ise attığınız her adımı tebrik etmemiz ve size başarı dilememiz boynumuzun borcudur. Zaten herkes halkın terazisinde buna göre boyunun ölçüsünü alacaktır.
Şimdi aday aday olmayı düşünenler için de, mevcut milletvekilleri, teşkilat üye ve yetkilileri ve bilumum başkanlar için de teraziye çıkma vaktidir. Aday adayı olmayı düşünenler kendi parti tabanlarının, teşkilatlarının ve genel merkezlerinin terazisine çıkacak ve her partinin kendi kriterlerine göre ağırlıkları tartılıp değerlendirilecektir.
Terazi ve tartılma demişken şu anda görevde olan milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımıza ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Çünkü onlar daha önce tartılmış, seçilmiş ve halkımızdan bir emaneti devralarak göreve gelmişlerdi. Bu seçim süreci onların attıkları her adımın yine vatandaş terazisinde tartılma ve değerlendirilme vaktidir. Onların bu konudaki ağırlıkları 14 Mayıs seçimlerini etkileyebilecek en önemle husustur.
Görebildiğimiz kadarı ile Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül görev yaptığı süreyi en iyi değerlendirenlerin başında geliyor. Çabası, samimiyeti, teraziyi doğru tutması, adil davranması, belediyeciliğin her alanındaki atakları, hizmet ve yatırımları takdirle karşılanıp değerlendiriliyor. Sosyal ve kültürel belediyecilik alanında sadece bugüne değil geleceğe de damga vuran kalıcı çalışmalar yapılıp eserler bırakılıyor. Zeynel Başkanın çalışmaları ve başarıları AK Parti’nin kazanç hanesine yazılıyor ve 14 Mayıs Genel Seçimleri için terazide önemli bir ağırlık oluşturuyor.
Diğer belediye başkanlarının 14 Mayıs terazisinde ağırlıklarının ne olacağını halkımız seçim sandıklarında belirleyecek. Hep birlikte görüp değerlendireceğiz.
Benim işaret etmek istediğim temel konu şudur:
Siyasete giren, aday olmayı, seçilmeyi ve görev yapmayı düşünen herkes şunu asla unutmamalı; halkın terazisi mutlaka önlerine gelecek ve her yaptıkları ya da yapmadıkları her şey o teraziye çıkacak. Seçildikten sonra bu teraziyi bir süre unutanlar oluyor. Kendi çıkarı ve keyfi için, akraba ve yakınları için siyaset yapanlar oluyor. Görev yaptığı belediyeye öncelikle kendi partisinden, ailesinden, yakınlarından insanları yerleştirenler oluyor. Ehliyet ve liyakatten önce kendi çıkarını, yakınlarını düşünenler oluyor. Siz zaten bunları biliyor, görüyor ve kendi aranızda konuşuyorsunuz. Aslında böyle siyaset yapanlar da biliyor bunu. Ama dedim ya bazen unutuyorlar. Oysa siyaset yapıyorsanız, en şaşmaz terazinin halkın terazisi olduğunu ve bir gün mutlaka o teraziye çıkıp tartılacağınızı asla unutmamalısınız.
Bir sözüm de sayın vekillerimize olacak:
Özellikle iktidar partisinin milletvekilleri içerisinde de asıl sorumluluğunu unutan ya da tam olarak yerine getirmeyen isimler var. Siyaseti hak ve adalet üzerine, ehliyet ve liyakat üzerine değil de başka amaçlarla yapanlar var. Harran Üniversitesi rektörü neden hala atanamıyor diye sorarsam siz konuyu daha iyi anlamış olursunuz zaten.
Şanlıurfa için siyaset yapmak memleketimizin her eksiği ile ilgilenmeyi, her hizmeti en kısa sürede tamamlamak için takip gerektirir. Çaba ve samimiyet gerektirir. Kendi iç çekişmelerini bir kenara bırakarak Şanlıurfa için düşünmeyi, gerektiğinde şahsi çıkarlarından vaz geçebilmeyi gerektirir. Tekrar seçilebilmek için halkı unutup yüksek rakımlı tepelerde çalışma yürütenler kendilerinden önce bu yollardan geçenleri hatırlayıp baksınlar. Halkın terazisinde bir ağırlığı olmayanların nasıl unutulup gittiklerini görmüş olurlar.
Elbette sözüm sadece görevini hakkıyla yapmayan, sorumluluklarını yerine getirmeyen, siyaseti öncelikle “kendisi için” yapan vekillere değil. Aynı sözleri İl Başkanları, İlçe Başkanları, Belediye Başkanları ve siyasetin her kademesindekiler için de söylüyorum. Ve bir daha hatırlatıyorum:
Teraziyi sadece sizi aday yapabilecek konumdakilerin terazisi sanmayın. Demokrasilerde asıl terazi seçim günü kurulur. Bu terazide ise vatandaş bütün partileri, bütün adayları, bütün siyasetçileri yaptıkları ve yapamadıkları ile tartar. Olumlu ve faydalı her adım için terazinin kefesine bir ağırlık bırakılır. Sonunda da mutlaka vatandaşın bu terazisine inananlar kazanır.
Asıl mesele seçimi kazanmak, vekil veya başkan olmak değildir. Asıl mesele halkın terazisinde bir ağırlığınızın olmasıdır…Sn. Kasım Gülpınar gibi, kadın seçmen tarafında Gülender Açanal hanımefendi gibi...
Bizden söylemesi....