Bir insanın sevilmesinin veya takdir edilmesinin ya da sevilmeyip eleştirilmesinin sebepleri vardır. Bunların bazıları kişisel bazıları da genel ve çevreseldir. Bazı insanlar köyünden, şehrinden, ailesinden veya aşiretinden, partisinden, akrabalığından dolayı sevilir ya da sevilmez.

Bazı insanlar makamı ve mevkisi için, parası ya da imkânları için, çıkar ve beklentilerden dolayı sevilir ya da sevilmez. Bazı insanlar da nerede olursa olsunlar, hangi durumda veya konumda bulunurlarsa bulunsunlar, ister fakir ister zengin olsunlar, ister işçi ister yönetici olsunlar sırf karakter, kişilik, vefa, dürüstlük şahsiyet ve meziyetlerinden dolayı sevilir ve takdir edilirler.

İşte Kasım Gülpınar bu son grupta yer alan ender kişilerden biridir. O nerede olursa olsun, hangi makamda bulunursa bulunsun, hangi partide siyaset yaparsa yapsın onu sevenler sadece şahsiyetine, karakterine, kararlarına, duruşuna ve bizzat kendisine bakarak arkasından giderler, yanında yer alırlar ve kendisini sevmeye, saymaya, değer vermeye devam ederler.

Peki, Kasım Gülpınar’ı böyle sevdiren asıl farklılıklar nedir? Neden insanlar kendisine bu kadar değer veriyor ve gittiği her yere O’nunla birlikte gidebiliyorlar. Kendisinden asla vazgeçmiyorlar? Bunu açıklamadan önce çok önemli bir gerçeği dikkatinize sunmak istiyorum:

Kasım Gülpınar AK Parti’de yıllarca siyaset yaptı. Hak ettiği ve hakkını verebileceği görevler, makamlar vardı, verilmedi. Bakanlık, Genel Başkan Yardımcılığı gibi görevlere getirilecekken hep birileri engel olmaya çalıştı. Önünü kesmeye çalıştılar çeşitli ayak oyunları ile. O sabretti. Prensiplerine ve şahsiyetine uygun davranarak siyaset yapılabileceğini göstermeye gayret etti.

Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı süreci de böyle oldu. Yine çeşitli ayak oyunları ile birileri Şanlıurfa’ya müdahale etti. Sonuç AK Parti için hüsran oldu. Kasım Gülpınar’ın bu seçimlerde aldığı 350 bin oyun tamamı kendisinin şahsi oyu değildir elbette. Ama bizzat şahsına verilmiştir. Yani Yeniden Refah’ın adayı Kasım Gülpınar olduğu için bu oy alınmıştır. Ya da rakip Kasım Gülpınar olduğu için AK Parti oylarının önemli bir kısmı Yeniden Refah’a gitmiştir.

Bu detayları unutmadan şimdi dönelim asıl konumuza:

Kasım Gülpınar geçmişini, Muhterem Dedelerini, Çok Değerli Babası E. Cenap Gülpınar’ı yani mensup olduğu Ocağı hakkıyla temsil eden birisidir. Bu Ocağa sadık kalmış, kişiliği ve karakteri ile manevi olarak geçmişini, ailesini, Ocağını ayakta tutmuş, sorumluluklarını yerine getirmiş, sevenlerine sahip çıkmış, duruşu ile bu manevi temsilin hakkını vermiş birisidir Kasım Gülpınar.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “Dik durmuş ama diklenmemiştir” çoğu zaman. Devletin bir kuruşuna bile tenezzül etmemiş, hakkı olmayan hiçbir maaşı, harcırahı almamış, kendisine tahsis edilen makam aracını şahsi işleri için asla kullanmamış, siyasi ayak oyunları ile bir yere gelmeye çalışmamış; en sonunda da her türlü rahatlığını, konforunu, imkânlarını bırakarak Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmuştur.

Daha önce kendisi ile birlikte, kendisi için meydanları dolduran, yanında durun ve arkasından giden insanlar da yine kendisi ile birlikte aday olduğu partiye oy vermiş ve seçim böylelikle kazanılmıştır.

Bizde “Otu çek köküne bak!” diye bir deyim vardır. İşte Kasım Gülpınar köklerinden aldığı bütün değerleri ile yaşayan, yaşatan ve günümüze taşıyan önemli bir dirayet ve siyaset profilidir. Bu profili günümüz siyasetinin kabul etmesi, benimsemesi, liderliğini kabul etmesi elbette kolay değildir. Çünkü Kasım Gülpınar profili siyasetin alışkın olduğu bütün davranış kalıplarını reddetmekte ve daha da önemlisi değiştirmeye çalışmaktadır. Şanlıurfa gibi şehirlerde bu çok ama çok zor bir girişimdir.

“Ben torpille işe adam almayacağım!”

“Benim dönemimde hiç kimse haksız kazanç ve rant elde edemeyecek!”

“Büyükşehir Belediyesi’nde hiç kimse hakkı olmayan veya hakkını veremeyeceği bir konumda görev almayacak!” gibi ifadeleri bile eski siyasete alışkın olarak çarkını döndürenleri oldukça rahatsız etmiştir.

Önemli olan bu çizgide siyaset yapmaya çalışan ve bütün bu zorluklara karşı mücadele edeceğini çok iyi bildiğimiz Kasım Gülpınar’ın hangi partide olduğu değil; gittiği yere ne götüreceği, bu memlekete ne kazandıracağı ve olumsuzlukları azaltıp olumlulukları çoğaltma dirayetidir.

Biz çok iyi biliyoruz ki Kasım Gülpınar hiç kimseye “Beni partinize alın da ne olursa olsun! Bana şu çıkarları sağlayın da nerede olursam olayım! İktidarın rantı için gerekirse ben iktidar partisine geçerim!” diyebilecek, bunu aklının ucundan bile geçirebilecek birisi değildir.

Kasım Gülpınar’ı gerçekten tanıyan, inanan ve sevenler de bunu çok iyi bilir. Bu bakımdan O nerede olursa olsun, nereye giderse gitsin partiler, isimler ve amblemlerden daha önemlisi gittiği yere ne götüreceği, ayrıldığı nerden ne götürdüğüdür.

Bazı insanlar karakteri, duruşu, şahsiyeti, geçmişi, davranışları, sözleri; maddi ve manevi temsil keyfiyetleri ile liderdir. O nerede ise kendisini LİDER olarak görenler de orada olacaktır.

Gerisi boş laftır bence...