Muhterem Kardeşlerim…
Dinimizde, “(Zaruretler haramları mubah kılar” kuralı olduğu hâlde, S. Ebediyye’de, “Zaruret olsa da, yalan yere yemin etmek caiz olmaz. Tariz, yani iki manalı kelime söyleyip yemin edilir” deniyor. Efendim;
Tariz söyleyerek bu işten kurtulma imkânı varken yalan yere yemin etmek caiz olmaz. Tariz yani iki manaya gelen kelimeyle söylemek caiz olur. Mesela, bir kimsenin babasını eşkıyalar götürmeye gelseler, babası bahçede veya komşuda ise, “Vallahi babam evde yok. O, genelde falanca kütüphaneye gider” derse, yalan söylememiş olur. Böylece eşkıyalardan kurtulmuş olur.
Tariz ve kinayeli ifade kullanmakta mahzur yoktur. Tariz, delalet yolu ile bir sözü bir manayı karşısındakine anlatmaktır. Mesela karşıdaki kimse cimri ise, ona “Sen cimrisin” demeyip “cimrilik çirkin bir şeydir” demek böyledir.
Kinaye, maksadı kapalı bir şekilde dolaylı olarak anlatmaktır. Mesela, “Falancanın kapısı herkese açıktır” denince bu kimsenin misafirperver olduğu anlaşılır. Peygamber Efendimiz ihtiyar bir kadına, “ihtiyar kadın Cennete girmez” buyurunca kadın üzüldü. Bunun üzerine, “Sen o gün ihtiyar olmazsın” buyurdu. Yani Cennetteki bütün kadınların genç olacağını bildirdi.
İnsanın yalan söylemek zorunda olduğu zaman tariz ve kinaye yollu ifade kullanmasında mahzur yoktur. Mesela bir kimseyi evden arasalar, o kimsenin de acil işi olduğu için gitmek istemese, oğluna, “Ekseriya babam falanca kütüphaneye gider” demesini söylese, günah olmaz. Yahut babası bahçede ise, “Babam evde yok” demesinde mahzur yoktur. Fakat sebepsiz böyle yapması uygun olmaz. Mesela, elindeki güzel bir kalemi görüp, “Bu kalemi sana falanca Âlim mi verdi?” diye soranlara, o Âlim kalemi vermediği halde, “Allah o Âlimden razı olsun” demek uygun olmaz. Çünkü böyle demekle kalemi Âlimin verdiğine işaret edilmektedir.
Her Müslüman, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi, kâfirlere de yapmamalıdır!
Satılan malı, aşırı övmemelidir! Çünkü, hem yalan söylemiş, hem aldatmış, hem de zulmetmiş olur. Hatta, doğru olarak da, müşterinin bildiği şeyi söylememelidir! Çünkü, bu da faydasız söz olur. Kıyamette her sözden sual olunacaktır.
Yemin ile satmaya gelince, yalan yere yemin etmek haramdır. Yani büyük günahtır. Doğru yemin ederse, az bir şey için Allahü Teâlâ’nın ismini söylemek saygısızlık olur.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Alışveriş yaparken, vallahi böyledir, billahi öyle değildir diye yemin eden kimseye ve “bugün git, yarın gel” diyerek sözünde durmayan sanatkâra yazıklar olsun!” [Deylemi]
“Malını yemin ederek beğendirmeye çalışan kimseye kıyamette merhamet edilmez.” [İ. Gazali]
Yalan yere yapılan yemine, Yemin-i Gamus denir. Günaha, Cehenneme sokucu yemin demektir. Peygamber Efendimize, Yemin-i Gamus’un ne olduğu sorulunca, “Yalan yere yemin ederek Müslüman’ın malını almaktır” buyurdu. (Buhari)
Yalan yere yemin ederek birinin malını almak, büyük günahlardandır. Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Bir Müslüman’ın malını, haksız olarak almak için yalan yere yemin eden, Hak Teâlâ’nın gazabına uğrar.” [Buhari]
“Birinin malını almak için yalan yere yemin eden, Allahü Teâlâ’nın huzuruna cüzzamlı bir facir olarak çıkar.” [İbni Mace]
[Facir; fitneci, fesatçı, günahkâr kimsedir.]
“Yalan yere yemin etmek, evleri harap eder.” [Beyheki]
“Yalan yere yemin eden, Cehenneme gidecektir.” [Hakim]
“Yalan yere yemin, malın yok olmasına sebep olur.” [Bezzar]
“Yalan yere yemin ederek, bir Müslüman’ın malını alana, Cennet haram, Cehennem vacip olur.” [Hakim]
Yalan yere yemin ederek, başkasının malını alan kimse, pişman olursa aldığı malı sahibine, sahibi ölmüşse, vârislerine vermelidir! Vârisleri de yoksa, fakirlere vermelidir! Malını aldığı kimselerle helalleşmeli, onlara dua etmelidir.
Bir şeyi 15 liraya alan kimse, 10 lira ile 5 lira verdiğini düşünerek, 10 lira verdim dese, yalan söylemiş olmaz; çünkü 10 lira verdiği yalan değildir. Diğer verdiği 5 lirayı söylememiş oluyor, yalan olmuyor. Yine bunun gibi, 15 hurma yemiş olan birine kaç hurma yedin diye sorsalar, o da 10 tane hurma yedim dese, yalan söylemiş olmaz; sadece yediği 5 taneyi söylememiş olur. (F. Hindiyye)
Bunun gibi, biz satıcı olsak, bir fakir de gelip beğendiği bir malı almak istese; fakat pahalı gelse, biz o malı 10 liraya aldığımız halde, “Bu mala 5 lira verdik, size 6 liraya satabiliriz” desek caiz olur, günah olmaz.
Yine bunun gibi sebeplerle, kölenin efendisine, babanın oğluna veya oğlunun babasına yaptığı şahitlikler geçerli olmaz. Mesela baba, bir kimseye 10 sopa vursa, o kimse de babaya 5 sopa vursa, oğluna yemin ettirseler, o da, “Vallahi bu adamın babama 5 sopa vurduğunu gördüm” dese doğru söylemiş olur, yalan olmaz. Söylediği doğru; fakat gizledikleri de vardır. Başka şeyleri gizlemesi, ayrı bir konudur. Babasının vurduğu sopa, büyük ve kalın olabilir. Adamın sopası ince olabilir. Bunlar sorulmazsa, şahit söylemezse yalan olmaz.
Sualde de böyle bir incelik var. Bir 5 lira, bir de 10 lira vermiştir. Birini söylemeyip, verdiği 10 lirayı söylemesi yalan değildir.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)