Metin Külünk Şanlıurfa'nın yöneticilerini hangi konuda uyardı ?
15 Temmuz gecesi nasıl bir Erdoğan gördü ?
FETÖ'nün Türkiye'ye verdiği en büyük tahribat neydi ?
Referanduma OHAL ile gidilmesi sandığa olumsuz yansır mı ?
Hepsi ve fazlası bu röpörtajda...
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk…
Kendisi için kamuoyunda ‘’Özü sözü bir, İstanbul beyefendisi ile mert, mağrur ve hırçın karadeniz delikanlısının karışımı’’ tanımı yapılıyor…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en eski dava kardeşlerinden…
Rizeli fakat, çocukluğu da gençliği de İstanbul’da geçmiş. İstanbul’un en nezih yıllarında yetişmiş ve insanıyla hemhal olmuş. Bu nedenle de İstanbullular kendisine ‘’Sayın Vekilim’’ diye değil ‘’Metin ağabey’’ diye hitap ediyorlar. Zamanının büyük bölümü TBMM’nin yanı sıra, konferanslar ve halk toplantılarında geçiyor.
Sayın Külünk’e İstanbul’da iki gün boyunca eşlik ettik. Birlikte bir konferansa katıldık, AK Parti Üsküdar İlçe Teşkilatında Halk günü toplantısında bulunduk. Dile kolay, bir günde tam 350 kişiyle görüştü. Bu rakam hayali bir rakam değil. Danışmanlarında bir günde görüştüğü insanların 350 kişilik isim listesini gördük. Öyle toplu bir şekilde de görüşmedi. Ağır grip rahatsızlığına rağmen, tek tek görüştü. Tek tek sorunlarını dinledi. Yüzlerce telefon görüşmesi yaptı. Zaman zaman yoruldu, bunaldı, başını ellerinin arasında koydu bir süre dinlendi fakat hiç yılmadı. Hiç kimseye söz vermedi, umut verip de yollamadı, haksızlığa uğrammışsa hakkını aradı, haksız ise haksız olduğunu söyledi. Gelen birçok işsiz insana imkanları ölçüsünde iş imkanı sağladığına şahit olduk.
Sayın Külünk’e sorular yönelttik. Hepsine içtenlikle cevap verdi…
Sizin için ‘’İstanbul beyefendisi ile mert, mağrur ve hırçın Karadeniz delikanlısının karışımı’’ tanımını yapıyorlar. Bunun sebebi nedir ?
Bunun sebebini bu tanımı yapanlar bilir. Cenab-ı Hak bizim üzerimizden bu tarifi yapanlara ne gösteriyorsa, bunun sebebi o tarifin içerisinde gizlidir. Bizim insan olarak dikkat ettiğimiz husus şudur; Medeni olmak. İstanbul beyefendiliği medeni olmaktır, zerafettir aynı zamanda. Dedelerim de İstanbul da yaşıyordu. 50 yıldır da İstanbul aksanının, İstanbul Türkçesinin güzel konuşulduğu son günlere denk gelmiş birisiyim. Çocukluk yıllarım, gençlik yıllarımın bir kısmı nüfusun 1 milyon olduğu İstanbul’da geçti. İstanbul’da fötr şapkalı taksi şoförünün müşterisini arabasından inip kapısını açıp, şapkasıyla selamladığı günlere ben yetiştim. İstanbul’da, otobüse bindiğinizde, içeriye binecek bir hanımefendi görüldüğü an zerafetle ayağa kalkılıp, ‘’Buyurunuz efendim’’ diyerek yer gösterilmenin bir sanat olduğu günleri gördüm ben. Gemilerde insanların birbirlerine hafif yere doğru dizlerini bükerek merhaba diyerek selamladığı günleri gördüm. İstanbul’un yanı sıra tabi ki Rizeliyim de. Karadeniz’in kapıdan dışarı çıktığınızda toprak görmediğiniz, kafanızı kaldırdığınızda ihtişamlı dağların gözünüzü başka bir tarafa çevirdiğinizde de sene boyu dalgaların dövdüğü Karadeniz’in çocuğuyum, ikisinin özetiyim.
15 Temmuz’daki hain darbe girişimi gecesinde havaalanında Sayın Erdoğan’ın yanındaydınız. Nasıl bir Erdoğan gördünüz o gece ?
Atatürk Havalimanında, sayın Cumhurbaşkanımızın uçağı alana indiğinde uçağa çıkan 3 kişiden biriyim. Benimle birlikte THY Genel Müdürü sayın Kotil ve İstanbul İl Başkanımız sayın Temurci’de vardı. Ben uçağa çıktığımda bir ‘’Lider’’ gördüm. Liderlik zor zaman sanatıdır. Türklerin bu topraklardaki 1000 yıllık varlığının özeti olan bir lider gördüm. Gördüğüm en önemli şey de tevekküldü. Marmaris’ten uçağa binip, Atatürk Havalimanına gelmek bir teslimiyet işidir. Herkes mazeret arıyordu, oysa Müslümanın tevekkülündeki zirve, bütün sebepleri ortadan kaldırarak tevekkül etmektir. ‘’Allah ne güzel vekildir’’. Sebeplerin sahibi de Allah’tır. Sayın Cumhurbaşkanımıza yurt dışına çıkması teklif ediliyor,kendisi hayır diyerek uçağın rotasını İstanbul, Atatürk Havalimanına çeviriyor. Herkes endişe içerisinde ‘’Havada ne olacak ?’’ sorusunu sorduğu bir zaman diliminde, o Atatürk Havalimanına inme kararını veriyor. Bunun adı nedir ? ‘’İbrahim’’ olmaktır. O gün karşımda bir İbrahim gördüm. Nemrut’un ateşinden ürkmeyen, Nemrut’un mancınığından ürkmeyen İbrahim var ya o akşam ‘’İbrahim-i duruş’’ gördüm. Uçakta ‘’Hoşgeldiniz efendim’’ dedim. ‘’Hoşbulduk’’ şeklinde karşılık verdi. Devlet Konuk Evi’nde vatandaşlarımızla buluştuğu an Türkiye’de film koptu. O saatten sonra cam aralıklarından, perde aralıklarından bakanlar sahneye çıkmaya başladı. Amerika’nın tavrı değişmeye başladı. Avrupa şaşkın bir ördek gibi ne yapacağını bilemedi.
FETÖ’nün Türkiye’ye verdiği en büyük tahribat nedir ?
Toplumumuzda tartışılmaz değerlerimizi tartışılır hale getirdi. Değerlerimizin üzerindeki o güzellik perdesini toplumun aklında tartışılır hale getirdi. Toplumda güzel kavramların içini boşaltt. O kavramlara karşı güveni sarstı. Bu millet Anadolu topraklarında çok güçlüdür. Bu tahribatı da kısa zamanda onaracak noktadadır. FETÖ klasik bir sol örgüt değil. FETÖ’nün doğrudan hedefi devlet bu coğrafyadaki bekamız. Bu coğrafyadaki bekamızı ve devletimizi, istiklalimizi teslim etmeyeceğimize göre, istiklalimize kast etmek isteyen kim olursa olsun ona karşı mücadelemiz sürecektir.
Referanduma OHAL ile gidilirse, sandığa olumsuz yansıması olur mu ?
Hiçbir şekilde olumsuz yansıması olmaz. Bu meclis gazi bir meclistir. İstiklal savaşını yönetmiş, Cumhuriyetin kuruluşunu inşa etmiş, zorluklar içerisinde başarılı elde etmiş bir meclistir. Olağan üstü hali Türkiye’de hisseden var mı ? Gidin Fransa’ya, Belçika’ya bakın, ne göreceksiniz. Sokaklarda kimlerin dolaştığını göreceksiniz. Üstelik onlarda 5-6 ayda bir terör saldırısı oluyor. Türkiye ise eş zamanlı olarak DEAŞ, PKK, FETÖ’nün saldırılarına maruz kalıyor. Buna rağmen sokakta vatandaşa terör saldırılarının psikolojik boyutunu hissettirecek hiç bir şey yok. Yaşam tarzına müdahale eden bir durum yok. AVM’lere gidin, kayak merkezlerine gidin herkes oralarda. Hayatın bütününde elhamdülillah toplum psikolojisini teröre teslim etmedi.
Anayasa değişikliğine HAYIR ve EVET açıklamalarını yapan ünlü isimler var. Bunun toplum üzerinde etkisi var mı ?
Sporcu ve oyuncu dediğimiz insanlarda hayatın bir parçası. Hepsinin düşüncelerine saygımız var. Referandumda süreci belirleyecek olan, EVET diyecek insanların biz sokakta tek tek yüreklerine gideceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletin yüreğine gitme cesareti yok. Milletin de yüreğinde Cumhuriyet Halk Partisi yok zaten. CHP kendisini, HAYIR diyen PKK, DEAŞ ve FETÖ ile aynı çizgiye getirmiştir. Çünkü CHP bu örgütlerin HAYIR deyiş çizgisinde kendini ifade etmeye başlamıştır ki bu CHP tabanına haksızlıktır. İnanıyorum ki CHP’nin tabanı, tepe yönetimin CHP’yi, PKK, DAEŞ, FETÖ ile aynı çizgiye getiren bu adımlara karşı kendi egemenlik hakkını bağımsız bir şekilde kullanacak ve de sandıktan EVET oyunu çıkaracaktır.
Sayın Erdoğan ile uzun yıllara dayanan bir dostluğunuz var. Futbol sahasında eski bir fotoğrafınız var. Sayın Erdoğan iyi bir futbolcu muydu ?
FUTBOLA DEVAM ETSEYDİ ŞİMDİ FENERBAHÇE'DE İDİ...
1976 yılında çekildi o fotoğraf. Sayın Cumhurbaşkanımız futbola devam etseydi, İEET’den sonraki adresinin Fenerbahçe olacağını biliyordum. O dönemde sayın Cumhurbaşkanımız inandığı dava uğruna mücadele etmeyi seçtiği için futbolu hayatında nihayetlendirdi. İyi bir golcü ve liberoydu. Çıplak gözle seyrettiğim için biliyorum, fiziği futbol oynamaya çok elverişli idi. İyi de top oynuyordu. O dönem 1. Amatör ligi çok keyifli maçların olduğu bir ligdi. İEET’nin, Çapa’nın, Şehzadepaşa’nın, Gedikpaşa’nın, Ravi’nin, Tophane Tayfun’un maçlarını seyretmek ayrı bir lezzet idi. O dönemde Sayın Cumhurbaşkanımız iyi bir futbolcu idi.
TBMM’den arda kalan zamanlarda neler yapıyorsunuz ?
Evde kahvaltı yapmayı seven birisiyim. Beraberinde evde akşam yemeği yemeyi de seven birisiyim. Fırsat oldukça bu ikisi olmazsa olmazlarım. Tabi ki iki tane torunum var. Onlarda benim hayata tutunuşumdaki en önemli sırlarımdan. İki torunumla geçirdiğim her vakit, bizim bir anlamda motivasyon hocalığımızı yapıyorlar. Kitap okumak özel ilgi alanım. Fırsat bulsam 6 ay kitapların arasından çıkmam. Okumak insanın yolunu açar, iz sürmesini kolaylaştırır. Fırsat bulur ve bütünleşirsem şiir de yazarım. Ara ara elimde ilkokul çocukları gibi yağlı boya ile renkleri konuştururum. Acemice, sanat iddiası olmaksızın tabi ki amatör bir ruhla.
140 hasıl-ı kelam kitabınız raflarda yerini aldı. Ne anlatıyor bu kitap ?
2013 yılından 2016 yılına kadar ki sosyal medya ağı olan Twitter’da yayınladığım mesajların bir araya gelerek oluşturduğu bir kitap. Bir anlamda tarihi bir vesika. ‘’Üç yıl önce ne demişim ?’’ sorusunun cevabı. 3 yıl önce bir konu karşısında hangi tavrı sergilemişim, ne demişim onun belgesi niteliğinde. Kendi tarzımda bir ilk. Yayınlanmış twetleri kitaplaştırıp toplumun hafızasına taktim etmek ve fikir dünyamızın faydasına sunmak inşallah faydalı olur.
Şanlıurfa’ya geldiniz. 15 Temmuz’u anlattınız. Yerel ve ulusalda haberler çıktı. Yoğun ilgi gördünüz. Şanlıurfalılara mesajınız var mı ?
Şanlıurfa, büyük Anadolu aklını anlamadaki önemli adreslerden birisidir. Şanlıurfa bizim Ortadoğu ve İslam dünyasına açılan en önemli kapımızdır. Şanlıurfa bir sınır kenti değildir. Şanlıurfa merkezdir fakat İki merkezdir. Bir metafizik bir de jeopolitik merkezdir. Metafizik merkezdir, Hz. İbrahim Mısır’a Şanlıurfa’dan yürümüştür. Hz. İbrahim, Mısır’a sokulmamıştır ama Mısır’a girmek ve Mısır’da hazinenin başında yönetici olmak Hz. Yusuf’a nasip olmuştur. Göbeklitepe’yi iyi düşünmek mecburiyetindeyiz. Göbeklitepe ile Hz. İbrahim’in mancınıktan ateşe atılmasını, suyun ve Balıklıgöl’ün sırrını iyi anlamak zorundayız. Şanlıurfa’yı iyi düşünmemiz, özel önem vermemiz gerektiği kanaatindeyim. Yıllar önce Şanlıurfa için bir projem vardı. ‘’Uluslararası İlahiyat Projesi’’. Şanlıurfa İslam dünyasının bilgi merkezi haline getirilmeli. Bu ilahiyat projesinde, tamamen İslam dünyasındaki öğrencilerin okuyacağı ve bizim tarihsel hafızamızı esas alacak bir müfredatla, bilgi üretilecek bir merkez olacaktı. GAP Şanlıurfa’nın tüm dünyasını değiştirdi. Beraberinde tarım ve sanayi kenti özelliği var. Şanlıurfa’nın üzerinde titizlikle durmalıyız.
Şanlıurfa'nın yöneticilerine seslendi.
Buradan Şanlıurfa yöneticilerine sesleniyorum; Şanlıurfa’nın genç kuşağının geleceğini iyi okumalıyız. Şanlıurfa’da öğrenci sayısının geldiği nokta hem fırsat hem de tedbir alınmazsa tehdittir.
Şanlıurfa yeni anayasaya EVET diyecek mi ?
Şanlıurfa ile birlikte hep beraber evet diyeceğiz. EVET ile beraber tam istiklalimizi bir kere daha haykıracak ve perçinleyeceğiz. Türkiye’nin yükselişi ekonomik anlamda çok daha güçlü bir şekilde devam edecek. Referandumda EVET diyerek Türkiye bu coğrafyadaki tüm gelişmelere karşı dirençli bir devlet haline dönüşecektir. Sistemin hantallıkları giderilip pratik ve çabuk hale gelecek. Gündelik hayatımıza da zaman içinde pozitif anlamda etki edecek değişim ve dönüşümün kararının olacağı gündür, bizde Türkiye’m için EVET diyecek tam istiklalimizi bir kere daha haykıracağız.