Şanlıurfa'nın en önemli mimari detaylarından olan kabaltılar, tarihi sokakları süslüyor.
İnşa tarihi, mimarları ve ustaları belli olmayan, düz veya çapraz tonozlarla yapılan kabaltıların üstü ev olarak kullanılıyor
Yöre halkının "havara taşı" dediği malzemenin kullanıldığı kabaltılar, halk arasında "altından yol geçen evler" olarak tanımlanıyor.
Şanlıurfa'da özellikle tarihi sokaklarda rastlanılan ve yaklaşık 5-15 metre uzunluğunda, 3-4 metre genişliğindeki kabaltılar, estetik mimari görüntüleriyle kentin tarihine renk katıyor.
- Geleneksel mimarinin en önemli estetik mekanları
Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Gül Güler, AA muhabirine, kente özellikle geleneksel evlerin bulunduğu sokaklarda kabaltıların önemli birer mekan olduğunu söyledi.
Kabaltının yapılmasındaki en önemli sebebin mimari olduğunu ifade eden Güler, kabaltıyı yaparak yaşanılan eve yeni bir ya da iki oda daha kazandırılarak mekan genişlemesine gidildiğini aktardı.
Kabaltıların Şanlıurfa gibi sıcak kentlerde dar sokakları birbirine bağlarken iklimsel sebeplerden de korunmayı sağladığına işaret eden Güler, şöyle konuştu:
"Şanlıurfa'nın sokaklarında biz kabaltıları ve evlerdeki çıkmaları geleneksel mimarinin en önemli estetik mekanları olarak görüyoruz. Bugün merkezde kurul tarafından tescillenmiş 28 kabaltı var. Bu kabaltılar evler için özel bir mekan iken altından geçen mahalle sakinleri için de kamusal bir mekan olarak kullanılmışlardır. Şehirdeki geleneksel mimaride çok önemli bir unsur olarak karşımıza çıkan kabaltılar, hem özel hem de kamusal mekanlar olmuşlardır."
- Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor
Güler, İslam sanatının en güzel örneklerinin bulunduğu Şanlıurfa'da, geleneksel tarihi doku içerisinde estetik bir mekan olarak öne çıkan kabaltıların şehir merkezinin yanı sıra Birecik, Halfeti ve Siverek ilçelerinde de bulunduğunu kaydetti.
Kabaltıların Şanlıurfa dışında, Gaziantep, Mardin, Diyarbakır, Kilis, Adana, Kahramanmaraş gibi önemli tarihi şehirlerde ve yurt dışında da özellikle Balkanlar, Kudüs, Mısır, Şam, Halep, Fas, Tunus, İtalya ile Yunanistan'da görüldüğünü belirten Güler, Şanlıurfa'da kabaltıların hem sayı olarak fazla olduğunu hem de mimari anlamda nitelikli kabaltıların bulunduğunu ifade etti.
Kabaltıların yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çektiğini vurgulayan Güler, şöyle devam etti:
"Şehrin turizm açısından tabi ki çok önemli bir merkez olduğunu biliyoruz. Çok kadim bir şehir olduğunu biliyoruz. Sadece İslam dönemi değil, İslam öncesine ait eserlerle de bugün bütün Türkiye'de geleneksel evlere baktığımızda, evlerin en fazla yer aldığı şehirlerden birinin Şanlıurfa olduğunu görüyoruz. Bu evlerin hemen yanında ve dar sokaklarda yer alan kabaltılardan geçerek hem bu sokak dokusuna hem de bu evlere mimari anlamda nasıl bir estetik kattığını en iyi gösteren unsurlar kabaltılardır. Evler kadar olmasa bile bu evlerin bir devamı olarak sokakta devam eden kabaltılar, geleneksel dokunun en önemli unsurlarıdır. Bu dar sokaklarda gezen, yerli ve yabancı turistlerin her daim dikkatini çeken özellikle bizim şehrimize ait olan en güzel mimari mekanlar olarak karşımıza çıkmaktadır."
Güler, kabaltıların ait olduğu evde yaşayanların adıyla ya da ait oldukları sokağın ismiyle anıldığını sözlerine ekledi.